21 Aralık 2011 Çarşamba

50 bin gözyaşı

50 bin gözyaşı döktüm bebekim,
yanaklarım yandı hep.

ben ağladığım zaman yanaklarım yanar. bir keresinde hiç unutmam o kadar yanmıştı ki, defalarca yüzümü yıkamama rağmen geçmemişti acısı. kalbimin acısı yanağımın acısına karışmıştı.

bugünlerde ben sık sık üzülüyorum. kuşlara bakıyorum, üzülüyorum. kediler salatalık yemiyor, üzülüyorum. 22 seneden sonra gidiyorum, üzülüyorum. sevilmek istiyorum, sevilmiyorum, üzülüyorum. bugünlerde ben sık sık üzülüyorum.

ağlasam dokunabilir misiniz gözyaşlarıma ellerinle diye soruyorum. söylesene ben şimdi senin karşında ağlasam, ne yapardın? şaşırır mıydın? umursamaz mıydın? kafanı çevirip sinirli sinirli söylenir miydin? ne yapardın? sen ağlasaydın eğer ben sana sarılırdım, gözyaşlarını silerdim. sen ağlasaydın eğer ben seni severdim.

ben bugün ağladım. böyle hıçkıra hıçkıra, hönküre hönküre salya sümük ağladım. tuttum kendimi, ama sonra ağladım. gitti, bitti. sonra kendime geldim, titredim, üşüdüm. turuncu oje sürdüm ayak parmaklarıma, baktıkça akide şekeri geldi aklıma. renkli ojeleri çıkarana bir kez daha teşekkür ettim. turkuaz mavisi tırnaklarımı gökyüzüne tuttum, tırnaklarımı kısaltsam daha güzel olur diye düşündüm.

majorlerim tükenmek üzere, minorlere doğru yola çıkıyorum. yolluğum hazır, bavulumu yaptım, biraz sonra çıkıp kendimi yollara vuracağım.

Hiç yorum yok: