29 Mart 2012 Perşembe

"... bak mesela pencerenin önüne bir kuş konar ben seni severim, bir tren yolculuğunda pencereden dışarı bakarken derme çatma bir ev gözüme çarpar ben seni severim, burnuma eskilerden, hangi uzak hatıraya ait olduğunu çıkaramadığım bir koku çarpar ben seni severim, kafama kuş sıçar ben yine seni severim... anlıyor musun beni?"

Musa, Ben, Sen, Biz, Siz, Onlar

"Ve ben artık mutsuz bir adamım.

Günler, haftalar, aylar akıp giderken, ben yaşamıyor da daha ziyade vakit geçiriyorum. Ortalık karardıktan sonra pencereden yıldızları izliyorum. Umut etmiyorum, kızmıyorum, üzülmüyorum. Sadece hatırlıyorum.

Kainat türlü biçimlerde kandırmaya çalışıyor beni. Bulutlar ilerliyor, bir ayyaş nara atıyor, bir araba acı acı klakson çalışyor, daldan bir yaprak düşüyor... Orada öyle sabit dururken her şey beni kimsenin umrunda olmadığıma, unutmayışımın bir anlam taşımadığına inandırmak için yarışa giriyor. Sabırla bekliyorum ki, bütün kozlarını oynasınlar. Ne olursa olsun duruyor duruyor duruyorum...Gece bir kez daha aşkım karşısında mağlup dağılırken, kuytu bir köşeden fırlayıveren bir kedi gülümsetiyor beni. Nihayet gölgelerin arasında bir sigara yakıyorum.İşte o an biliyorum ki, roller değişmiş ve şimdi yıldızlar beni izlemeye başlamıştır. Gidip yatağıma giriyor, başucumda duran Küçük Prens biblosuna bakıyorum.

Senden bana kalan her şey gibi kırık, ama asla atamayacağımı biliyorum."

Gizliajans- Alper Canıgüz

20 Mart 2012 Salı

öyle işte

nasılsın sorusuna bilmiyorum cevabı verdiğim bir dönemdeyim. bu bir veda yazısı değil ya da yeniden yazmaya başladım da değil. sadece bunu yazmak geldi içimden.

bazen dünyada herkesin normal, benim anormal olduğumu düşünüyorum. ya da belki herkes anormaldir de normal olan benimdir.

bilmiyorum.

bu aralar pek fazla bilmiyorum diyorum.

çünkü gerçekten bilmiyorum.

bildiğim dönemler gelir elbette.

güneş yeniden doğar, nergisler yeniden açar elbette.

elbette.