27 Ağustos 2012 Pazartesi

koliler, koliler, koliler. her yer koli ile dolu. büyük koliler, küçük koliler. koliler beni yediler. büyük balık küçük balığı bu sefer yiyemedi. bak sen şu allahın işine. heyhat! neler oluyor hayatta! bütün ev koli dolu. eşya üstüne eşya, koli üstüne koli, kolilerden bir kule oluncaya kadar koli. apartmana iskele kurulmuş, dış cephe yenileniyormuş. güne küçük emrah şarkıları ile başlamak, işte bunu seviyorum esteban.

bugün, bu sabah, bu öğlen a'yı görmeye gittim. a önemli biri.. a benim arkadaşım. a sevdiğimiz biri. bugün, bu sabah, bu öğlen a bana baktı, çok iyi görünüyorsun dedi, gülümsedim, çünkü uzun zaman sonra iyi hissediyordum gerçekten de. bir sigara yaktım. bir sene sonra sigaraya bıraktığım yerden devam ettim. içime çektim, başım döndü, ama iyi geldi. oh be a. dedim. nefes alıyorum.

doktor beni uyatmadı esteban biliyor musun? bana bir şans daha verdi. düzelir dedi, kendi haline bırakırsanız düzelir. kendi halime bıraktılar beni. şimdi uyuyorum, uyanıyorum, kahvaltı yapıyorum, yazıyorum, okuyorum, izliyorum. kahvaltımı hiç mi hiç aksatmıyorum. kahvaltı günün en önemli öğünü.

esteban, neler olmuş mu neler duydun mu? duymadın mı? bir kitapta mı yazacakmışım, bir proje mi beğenilmiş, bir proje mi istenmiş, bir rüya mı görmüşüm, bir yağmur mu başlamış bardaktan boşanırcasına, bir leylek sürüsü mü göç etmiş döne döne, bir kedi mi tırmalamış elimi, bir arkadaşım mı gelmiş ta uzak diyarlardan, bir eşyalar mı toplanmış sarı evden, bir gezmeye mi gidilmiş pederle, bir bebek mi sevilmiş, bir neler olmuş mu neler esteban. olmuş valla. neler olmuş. güzel şeyler, iyi şeyler bizim tarafta.

doktor beni uyutmadı esteban. ne güzel değil mi? bence harika, ya sence.

dolaplarımı topladım, çekmecelerimi düzelttim, eski sayılarımı yırttım, yaktım. ensemi yaktı saçlarım, saçlarımı topuz yaptım, toka başıma battı. dolaplarımı topladım, elbiselerimi katladım. valizim her daim hazır, kapının yanında, otobüs biletim cebimde. gel demeni bekliyorum esteban.

beni duydun mu esteban? iyi, iyi, çok iyi, çok güzel.

e'de kaldım geçen cuma esteban. e'nin kedisi safoş çok mu güzel çok mu afacan bir oğlan çocuğu. kedileri seviyorum esteban, kediler önemli hayvanlar. ilk kez kaldığın evde anahtarı koyarsan müstakbel eşini görürsün dedi e bana. anahtarı koydum. rüyamı gördüm. ne mi gördüm? beyaz bir araba, patika bir yol.

rüyalarda buluşalım mı esteban? söylesene martılar seni bana getirir mi?

buluşalım esteban.

eylül'de gel.



14 Ağustos 2012 Salı

esteban, alex'le konuştum, houston'ın dediğine göre sorun bendeymiş. sorun büyükmüş, sorun söyleyelimmiş, bu sefer bir büyük açtıracak kadar sorun varmış. bütün dünya sorunlardan oluşuyor, bütün dünya sorular üzerine kuruluyormuş ve sen esteban ne yapmak istersen yapabilirmişssin. çift s, söylemekte zorlanabilirsin diye yazıyorum.

esteban, doktor beni uyutmaya karar vermiş. ben odama kapanmışken anneme telefon açıp, kızınız iyileşmiyor, getirin uyutalım demiş, ben duydum, kulak misafiri oldum. bugün bir büyük bitirdik seni andık esteban. bugün o sokağın başında durdum esteban biliyor musun. şişli'den yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm, yollar bitmek bilmedi, ayakkabılarım ayağımı acıttı, küfür kafir yürüdüm, susadım bir de. çok su içiyorum bugünlerde esteban, susuz kalma demişti doktor. gerçi hoş, kurumuş kalmışım, ne gerek var.  valide-i muazza benimle doktora gelmek istiyormuş esteban, doktorun ona söylemek isteyeceği şeyler olabilirmiş, öyle diyor. sanırım ölmemden korkuyor. ne saçma değil mi? arkadaşlarım benim öleceğimden korkuyor, kendime bir şey yapmamdan. onlar endişe ediyor, ben gülümsüyorum. fark ettim de bana bir şey söylendiğinde ben buna inanmıyorsam gülümsüyorum, inanıyorsam da gülümsüyorum. ne saçma biriyim esteban.

neyse işte bugün çok yürüdüm, yürüdüm, yürüdü, yürüd, yürü, yür, yü, y. dere tepe düz gittim, az gittim uz gittim. yok ya o kadar da değil, alt tarafı şişli'den yürüdüm. sonra en sevdiğim peygamberin ismini taşıyan o meşhur sokağın başında durdum, yola baktım, 4 sene önceyi gördüm, ilk kez 4 sene evvel, bir meyhanenin merdivenlerinde gördüğüm lüle saçları gördüm. o sokakta gördüm. ben gördüm. o beni görmedi, beni kimse görmedi. o sokağa baktım, o'nun sokağına baktım, iyice baktım, araba geçti, kenara çekildim kenardan baktım, yolun ortasına geçtim, ortadan baktım, insanlar nereye bakıyor bu kız dediler, ben durdum, baktım. ulan dedim, hayat ne saçma dedim.o sokaktan yürümek istedim, ayaklarım geri geri gitti, durdum, sadece durdum, baktım. eğer öyle olmasaydı, başka türlü olacaktı dedim. ben başka ben olacaktım. olabilir miydim sence esteban? başka biri yani? insanlar değişir mi? bence değişmez esteban. doktorum değişir diyor, e değişir diyor, b değişir diyor. bence değişmez esteban. saçlarım uzuyor, gözümün altında kırışıklıklar oluyor ve daha aksi, daha mutsuz, daha merdumgiriz biri olarak değişiyorum ben eğer değişiyorsam. güncellenen ara yüzüm daha sevimsiz, daha tahammülsüz.

güncellenmek istemiyorum ben esteban. doktor beni uyutsun istiyorum. dünya beni ellemesin, dünya bana dokunmasın istiyorum. alex'le konuştum, sorun büyükmüş esteban. bir büyük açtık, yanında topik yedik.
hayata inanmak lazım demişti halit bey hayri bey'e. hayri bey acemaşirana inanıyordu. dünyaya inanman lazım dedi bana da doktor bey, ben tanpınar'a inanıyordum oysa ki. ve ihsan oktay'a, ve sabahattin ali'ye,  ve barış bıçakçı'ya, ve orhan veli'ye, ve ah muhsin'e, ve cansever'e, ve marcel'e, ve oscar'a, ve gabriel'e, ve latife'ye, ve orhan'a. ve ve ve ve...

tanrıya inanmıyorum ama bir güç var gibi yok gibi ne bileyim ben dedim doktora. sence bu kaç dedi iki yaparak parmaklarını, beş dedim. kandırdım, doktor yemedi, yemiş gibi yaptı. bana kendinden utanmalısın der gibi baktı. miş gibi yaptı. masuscuktan. küçükken vardı o değil mi? masuscuktan yaptım. büyüyünce masuscuktan yapamıyoruz, yapınca karşıdaki insanlar kırılıyor. insanız kırılıyoruz, insanız kırılırız. kırıla kırıla kırılacak yer kalmıyor. olsun yer olmasın ben ayaktada giderim.

bugün çok yürüdüm esteban, çok baktım, düşündüm. sonra bir büyük açtım. orhan'ı andım. orhan demişken orhan'ı yazmaya başladım. küçük küçük, kıyısından köşesinden, ucundan bucağından başladım. doktora söyledim. doktor doktor dedim, ben orhan'ı yazıyorum dedim. yaz kızım dedi. yaz kızım, davalının beraatine karar verildi.

doktor beni uyutacak esteban öyle demiş, uyuyacağız, büyüyeceğiz. validem gelip bana ninni söyleyecek. ben iç çeke çeke ağlayacağım. küçükken olduğu gibi, sokağa bakarken olduğu gibi.

hayır ağlamıyorum esteban, saçmalama. gözüme toz kaçtı. tozuma göz kaçtı.