29 Kasım 2011 Salı

351 = üç beş bir

351. post

3 5 1 = üç beş bir.

Beş üç sekiz

Sol kanat, sağ kanat. Sağ frontal lob, sol kaburga.

Blog yazmanın, tutmanın ya da ne bileyim blogun en güzel tarafı insanın daha önce neler yazdığını, nasıl yazdığını, yazdığı anda hangi gaflet ve dalalet içinde olduğunu, hissiyatını, neyin içinde olduğunu görmesi.

Ben bazen, zaman zaman, geçmişi seven, geçmişte yaşayan biri olarak, neler yazmışım, nasıl yazmışım, neler zırvalamışım diye açar okurum eskileri. Dün gece ya da bu sabah artık sen ne dersen de, açtım okudum neler yazmışım, neymişim, ne olmuşum diye. O varmış, bu varmış, şu varmış, bir varmış, bir yokmuş, kızmışım, kızgınmışım, üzülmüşüm, üzgünmüşüm, gülmüşüm, gülüşmüşüm, daha neler neler, olaylar olaylar. (Yazar burda içmail abi'yi andı, selam çaktı, sol kroşe, sağ kroşe, kornişon turşusu, olsa da yesek)

Turşu limonla mı yapılır yoksa sirkeyle mi? Ben bilmem, ama yerim. Ne diyordum heh eskiden yazdıklarım, neler yazmışım neler, ama şimdi allah var güzel yazmışım, fena değilmiş yani, ne olduysa sonradan olmuş zaten. Bir bana dokunmayan yılancık, aman salla gitsincilik, boşver niye yazayımcılık vuku bulmuş.

Bu post 351. post. Post, host, yazı işte. Karalama, zırvalama, falan filan, feşmekan.

Kasım bitti, iyi ki bitti. Hiç sevmem ben kasımı, kasım kasım kasar beni. Bayar, yorar, sıkar, bunaltır.

Şimdi aralık. Kapı aralık. Aç kapıyı bezirganbaşı.

paramparça

türkçe'deki en güçlü kelimedir paramparça. parçalar, yıkar gider. gider.

16 Kasım 2011 Çarşamba

gitme kal




benim ömrüm senin peşinde koşmakla geçiyor mecnun. beni sevmiyorsan bırak be mecnun, bırak. beni buraya göm ve git.

paraşüt




babanı da severdim sean, seni de sevdim. canım benim, böyle devam et evet, durmak yok, şarkıya devam.

15 Kasım 2011 Salı

az sabır

Well i'm sitting here and sinking and i'm on the '8th floor
And i'm thinking do I jump or should I stay around for more?
I watch my friends get bigger and get better and get richer
But i'm not bitter
Time is ticking ticking ticking ticking ticking on with a vengeance
I want it all

12 Kasım 2011 Cumartesi

güzel olduğunuz kadar şapşalsınız da

edie neredeyse 30 yaşında, tanıdıkları ona idiot diyor.

baran ise 14 yaşında, arkadaşları ona einstein diyor.

bence einstein yerine mahmut deselerdi daha sempatik olabilirdin baran gözümde. bak bana neredeyse 30 yaşındayım, kendime demented loser diyebiliyorum, tanıdıklarım da idiot dese alınmam. şimdilik alınmam, zira bir nevi küçük çaplı great depression'a girmek üzereyim, çıktıktan sonra bulursam diyeni allah yarattı demem, ağzını burnunu lapps lapps kırarım, kıramazsam kırdırırım. tekrarlayan heceleri yazarken zorlanıyorum bilog biliyün mü? çok mu banal oldum ne?

baran, seni beni dinle, einstein filan bırak bu işleri. para yok, yıllarca insanlar arkandan konuşup durucak deli miydi dahi miydi diye, gerek yok, mahmut desinler işte. yakışıklı değil ama sempatik ol ne var canım yani.

acıkıyorum bilog. sürekli bir yeme isteği içindeyim. dünyayı koysalar önüme yerim. pırasa yemem o ayrı. lahana, karnıbahar da yemem. brokolinin sadece çorbasını içerim, kremalı brokoli çorbası, ulan olsa da içsem. az önce ben değil miydim arkadaş götüren yemekleri. 88888 kilo olacağım korkuyorum. kessin depresyona giriyorum.

eskiden aşık olduğum zamanlarda, heyecanlandığımda filan yemek yiyemezdim, şimdi hak getirene. doyamıyorum. şeker mi oldum acaba? allahım ne kadan şeker bir insanım. yok ya, gidip baktırdıydım şeker de değil, ama gene gidebilirim.

kalan ömrümü söylerim zaten bilog merak etme. bir ayrılık yazısı filan yazarım o kadan da ökküz biri değilim.

az önce iffet'de ahmet kaya çaldı be bilog. böyle düğüm oldum birden. severim ben ahmet kaya'yı. ferdi'yi de severim zaman zaman. zira sevdam yüce dağlar kadar, içimde volkan kaynar, anlamazsın sen bebeğim, sevdalılar beni anlar. sen de mi leyla vardır mesela, severim. aklını fikrini yalan bürümüş, sen de mi leyla.

martılarda düşünmek kimi kime getirir? beni sana, seni bana, onu bana, beni bize, d hepsi, e hiç biri. korkarım soruma yanıt alamadım.

keyfim yok desem bilog inanır mısın? gözyaşlarıma dokanabilir misin? buna dokanabilirsiniz? dokandı. grup vitamin vardı bir zamanlar, hey gidi hey. ne severdim. sonra gökhan semiz öldü, güzel adamdı, allah rahmet eylesin.

onu bunu geç hafız yarın behzat başlıyor. ankara'dan abim gelmişcesine bir sevinç!

neyse işte böyle.

bu da böyle bir anımdı.

3 Kasım 2011 Perşembe