23 Ağustos 2011 Salı

bu da böyle bir aaanımdır.

bu nedir arkadaşım ya? bu ne koyvermişlik? insan biraz yazar di mi ama? bi de yazarım ben diye geçiniyorum! piyy allah tepemden baksın mı? bence bakmasın, bu kadarcık bişi için tepeden bakma filan olmasın, allah göstermesin yani, töbe haşa! neyse ne diyordum, şarkı şiir fıkra resim filan derken iyice bir ipe un serdim. bu ipe un sermek bitişik mi yazılıyor ayrı mı yalnız anlayamadım, yazamadım. tivitırdaki geleceksevgilimenot gibi. onu da anlamadım, millet günlerdir yazıp duruyor. okuyamıyorum ben birleşik yazıları özürlüyüm. telefon numaralarını da okuyamam mesela. hele tc kimlik numaramı filan sordularmı sıçtım. bildiğin böle ööö eee kalıyorum. rakamlara alerjim var, matematik öğretmenimden dolayı küstüm ben sayılara.

sayılar demişken bak ne geldi aklıma blog. senee geçen sene şaka lan değil 2008 filan, ben böyle mal mal freelance takılıyorum gene iş manasında lan yani anla işte, çeviriymiş cartmış filan yani, freelance diyince daha bir havalı oluyor çünkü ondan şeettim, neyse 2008'de biriyle tanışmışım böyle, adam matematikçi, bir üniversitede öğretim görevlisi doktorasını yapıyor filan. buluşalım çok güzel bir fransız filmi var gidelim dedi, olur dedim, severim yani fransız filmlerini entelim yani herkes bilsin - yazar burda rakçı serpile selam çaktı - gittik filme. allahım nasıl bayık bir film, sinemada klima yok, hava 180 derece kulak memesi kıvamına gelmişim pişiyorum yani. ben bekliyorum tabi böle güzel bi film olsun, alt metni az olsun, rahat izleyeyim hava da sıcak filan. adam beni dünyanın en sıkıcı filmine götürdü resmen, baydım neyse ki 2. yarıda film arızalandı çıktık. kahve içelim dedi olur dedim, gittik orta şekerli kahvemi söyledim bu böyle başladı anlatmaya, sinemadan girdi edebiyattan çıktı, ama nasıl sıcak, ölücem yani, hıı diyorum ama tek derdim eve gideyim de uzanayım şöle bi. adam anlattıkça anlattı, anlattıkça anlattı, konu matematiğe geldi. ben dedim sevmem matematiği, dört işlem, o da alışverişte dolmuşta para üstü filan. 6 kere 8 dunköfum yani diyorum bu bakıyor anlamıyor. neden sevmiyorsun diye başladı geyiğe. orta okuldaki kel matematik hocasını anlattım, lisedekini anlattım, onlarda bana aşık değil sonuçta dedim. bu gene anlamadı, ben rakamlara aşığım dedi, sayılar olmadan yapamam, matematik bence bir hayat tarzı filan dedi. hayat tarzı, sayılar olmadan yaşayamam filan! renklere aşığım özellikle de sarıya, pembeyi de seviyorum ama sarı gibi değil demek istedim o an blog ama işte diyemedim. neyse dedim benim gitmem lazım, kedim aç. kaçtım.

yani şimdi ne gereksiz yazdım bunu böyle, okudum da bir şimdi baya gereksiz olmuş ama matematik filan, yaşam tarzı diyince laf lafı açtı yani ben ondan şeettim. aman yani ne bileyim. nemden sanırım ya, nem var ya nem ondan yani.

yani ne anlatayım lan blog, yazmak için yazdım yani öyle. enteresan hayatım mı var benim? gayet evimdeyim, böyle mel mel. o değil de ben mal müdürü filan diyorum ya bazen, bu sansürden içeri alınır mıyım acaba? derler mi acaba bana genç bu atarın kime niye diye?


2 yorum:

Wicked_Stardust dedi ki...

Filmin ikinci yarida bozulmasi nasil bir sanstir?

edie finnerty dedi ki...

genelde bedevinin tekiyimdir ama bu sefer şans benden yanaydı :)