10 Ağustos 2010 Salı

güneşli salılar - yetişmeyen işler

dün gece wilson'ın mesajıyla uyandım "biz farklıyız biliyor musun? toplumdakilerden farklıyız, o yüzden böyleyiz" diyordu mesajında. uyuyorum dedim, sabah aradım. "ha şunu bileydin be wilson" dedim. farklıyız ki ne farklı.

bazen diyorum ki ne farkımız var ötekilerden, sonra bakıyorum yok yok var. ya da bana öyle geliyor. neyse, mesele bu değil. mesele ne o zaman? bir kitap okudum, bir film seyrettim, bir şarkı dinledim, hayatım değişti. değişti mi estaben? hayır mı? değişti işte. konuşma, ben ne dersem o!

ucu ucuna yaşıyorum bugünlerde. ucu ucuna yetişiyor işler. her sabah aynı şekilde uyanıp gidiyorum işime. mutlu muyum? evet, ama daha da mutlu olacağım günler yakın.

elif geliyor bu ay sonunda. daha yeni gitmedi dediğini duyuyorum ordan esteban. olsun, özlemiş, gelsin işte ne var. sonra mesajlar. ah o mesajlar. hiç bitmesin. hep sevindirsin beni, günümü aydınlatsın.

beyaz poplin pijamaları giyip, kitabımı okuyayım ben. beyaz olsun her yer.
bembeyaz.
aydınlık.

güvercin çırpınışları, pır pır.

güzel günler göreceğiz, güneşli günler blog.

valla bak!

çok yakında!

ne kadar yeteneksiz hissetsem de burada kendimi, biliyorum ki yakında!

Hiç yorum yok: