15 Ekim 2011 Cumartesi

da da da

bir manikürle insana dönmek!

selam sana bilog, selam sana ahali!

ben bir manikürle insana dönen uzaylı zekiye, zekiye pek olmadı tabi burda ama napalım.

o değil de arkadaş çok mu çabuk geçti bu hafta, çabuk mu geçiyor haftalar, günler, geçmiyor da bana mı öyle geliyor? bir şizofrenik durumlar mı vicüt buldu bende.

vicüt bulmak.

kimin vicüdü?

vicüt güzellik yarışması diye bir şey var ya? şişiriyorlar kasları filan!

kafa küçcük, kollar canavarlar, baccaklar kürdan, avuç içi bikini, meme zaten yok!

allahım korkunç!

o değil de kadın kısmı kaş, bıyık, manikür, pedikür filan yaptırınca bir rahatlama bir oh be anam dünya varmış hissi oluyor ya, işte o his dünyaya bedel.

sırf bana mı özgü acaba bu işlemlerden sonra böyle bir oh be anam hissiyatı?

valla merakımdan soruyorum bacılarım?

yoksa yeminlen kendimi çok ezik hissedeceğim. zaten demented loser diyip duruyorum.

aman nabayım ya! tek bensem de banane yani!

bilgisayarda binlerce dosya var, yarım yarım öyküler, yarım bırakılmış romanlar, senaryolar.

insan değilim!

üşeniyorum öyleyse yarın mottosuyla yaşaya yaşaya, ölücem bir gün! vicüdümü kediler yiycek, tüm şehir size gülücek!

tut ki karnın acıktı, annene kızdın, kedini yedin ve tüm şehir sana güldü! olabilir yani böyle şeyler! olamaz mı?

şimdi senaryo diyince aklıma geldi, vakti zamanında veletin teki asılmaya çalışıyor aklı sıra mesaj attı, ben senarya yazmak istiyorum bana yardım edebilir misin, tabi dedim, önce bir yazım kılavuzu alıyoruz, olmadı tdk açıyoruz google'a yaz çıkar, senarya yerine senaryo yazmakla olaya başlıyoruz.

demek istedim, demedim tabi.

senarya yazılmaz, senarya doğulur da diyebilirdim, bu daha iğrenç olurdu.

benden öğrensen olmaz kitap al, ya da workshoplara katıl dedim.

senarya!

velet aslında amacını belli etmiş, seni var ya! i ve v harfini at, kaynaştı onlar!

bir de makarna yapayım ben, şarap filan evde konuşuruz diyor!

o makarnaları sana nasıl yediririm biliyor musun evlat? burnundan yediririm, düdük makarnası diye adın çıkar!

makarna ve şarap! çilek ve çikolata da olacak mı? kokulu mumlar filan? olmadı midye yiyelim o daha alengirli bi yiyecek!

kanan var mı lan bunlara? makarna yaptım şarap açtım senaryo nasıl yazılır konuşucaz! yarım saate kalmaz sen film çevirmeye çalışırsın tiynetsiz!

ben velete diyorum ki, şugün şu saat şu kafeye gel, adam bana makarna şarap diyor! yaa yürrü git damacana!

neden arkadaşım bu ayak? makarna nedir? çok mu çaba harcıyorsun yani? su ısıt, koy olsun, hazır sos yapıyorsun al sana makarna. duyan da hamur açtı, makarnayı yaptı, kesti biçti doğradı sanacak! tamamen ev makarnası! yürrü düdük makarnası! bak aklıma geldikçe sinirleniyorum!

yaşlandım mı nedir zaten, durup durup sinirlenme olayı başladı bende. birine, bir şeye kızdım mı amanın! erdal abi gibi konuşmaya başlıyorum, akabinde de - bak akabinde dedim her zaman demem kıymeti biline- iğrenç olduğumun farkına varıp susuyorum. susuyorum ama kızgınlığım geçiyor mu? nayııırrrr! durup durup aklıma geldikçe tiynetsiz cibiliyetsizler diye başlıyorum.

yaşlandım yaşlandım!

daha dün doğan çocuk bugün 15 yaşına basmış! abooov!

15 yıl boyunca çocuğu görmemek de ayrıcana bir öküzlük!

çocuk filan dedim de oha lan ne çoccuğu demeyin, kuzenlerin, yeğenlerin çoccuğu.

kaç yaşındasın yavrum sen dedim, 15 dedi, hıı güzel dedim.

yavrum filan dedim ya!

garibim çoccuk zaten bir bakıyor, ölmüş akrabaları gelmiş gibi, nerden geldi lan bunlar gibi.

o değil de abi bu nasıl bir yazıdır, başı ayrı telden çalıyor, ortası ayrı telden, kıçı ayrı telden!

teldeki kuş!

kişilik bölünmesi mi yaşıyorum acaba? yoksa gerizekalıyım da ondan mı?

yok la bebeler çok zekiyim aslında!

aman nabayım işte, dadayım ben!

da da da!

Hiç yorum yok: