6 Temmuz 2012 Cuma

evler, kediler, kuşlar ve kahveler

e'ye ev baktık bugün, dün de baktık. sanırım bir tane bulduk, yakında taşınacak. e'nin bizim bu tarafa taşınmasına pek seviniyorum biliyor musun blog? bilmiyorsan artık öğrenmiş oldun. dün e ve b bize geldi, yemek yedik, sonra kahve içtik, pamuşka kızları görünce şımardı, gitti kucaklarına yattı. fazlasıyla bana benzeyen bir kedim var. hık demişiz birbirimizin burnundan düşmüşüz, üzüm üzüme kedi kediye baka baka kalır, billur tuz akar akar akar akar. bu sloganı kim bulduysa gerçekten tebrik ediyorum, ne zaman sıkılsam söylerim, akar akar akar. sonu yok, durduramıyoruz.

bugün ev baktıktan sonra s'ye gittik. gene kahve içtik, bu aralar fazla kahve içiyorum. paşabahçe'de çok güzel bir fincan beğendim, sanırım onu alacağım, dün de çok güzel bir elbise beğendim, bir de etek. onları da mı alsam acaba? ne dersin esteban? ne zaman bu almaların bitecek merak ediyorum ifadesi ile bakma bana lütfen, seni esefle kınıyorum. seninle tartışmıyorum esteban, tebliğ ediyorum. böyle biline. şimdi bana git o aptalın kellesini getir, önce timsahlara at, timsah yoksa aslanlara, o da olmadı kedilere filan at esteban uğraştırma beni, bütün bunları benim mi düşünmem lazım, bunlar senin işin esteban. çok sıkıcısın esteban biliyorsun değil mi? s'ye gitmeden önce kadıköy'de e'nin arkadaşına uğradık, kedileri sevdik. kediler güzel hayvanlar esteban. besle onları. süt verme hayır, kediye süt verilmez. kuşlar mı besleyeceksin? yuh esteban! iyice şaştın kendini! kuşlar sevdiğimiz hayvanlar. kedilerden sonra kuşlar var, sonra balıklar sonra da tavşanlar. benim küçükken tavşanım vardı, evde beslemesi zor oluyor, benim tavşaniko hastalanıp erkenden vefat etmişti, çok üzülmüştüm, ağlamıştım. balıkları öldüğünde cenaze töreni düzenleyen bir çocuktum ben. evin arka bahçesi bir nevi balık mezarlığı. ay şimdi aklıma hayvan mezarlığı geldi. bak ben o filmden gerçekten korkarım. o küççük çocuk filan, elinde neşter töbe bismillah! ay ay aklıma geldi de şimdi! ziggy ile seyretmiştik de yeminlen evde birbirimize "şimdi sıçtık kızım" bakışımızı fırlatmıştık.ulan nerden geldi aklıma gece gece bu film! of sus esteban!

cadde üzerinde bir evde oturmanın nasıl olduğunu merak ederdim, gayet boktanmış. sokak denen şeyi özledim. eskiden ne güzel sokağım vardı, sokağımız. kafamda havluyla çıkardım be dışarı! kimse dönüp bakmazdı, ne baksınlar 23 senedir aynı sokakta oturuyorsun. neredeyse kıçımda bezle dolaştığım halimi bilecekler, tamam abartttım bez değil ama kısa pantol diyelim. şimdi bu caddede çıksam kafamda havluyla yemin ederim 2 dakkaya ambulans gelir, ağzını açamadan giydirir deli gömleğini. halbuki insan çıkabilmeli havluyla ne var canım bunda. kuaför iki adım yer, gidemez miyim, kaç kere ayağımda kuaförlerin kağıt terlikleriyle döndüm eve! peh! o sokak bir konuşsa zaten var ya hayatım roman!

öyle şeyler var di mi? hayatım roman! yazsam film olur! yaz canım o zaman! mesela benim bir şeyler yazdığımı bilenler bana arada şöyle yapıyor, ne yazıyorsun bu aralar? hiç işte onu bunu. he iyi gel bana ben sana hayatımı anlatayım. niye canım bir zamanlar anadolu'da mısın? nesin yani? olayımız nedir? ne anlatabilirsin bana bu kadar enteresan?

hepimizin hayatı birbirinin aynısı. gerçekten bak gözlemle esteban. ne dediğimi anlayacaksın. biri boksa diğeri kaka yani. bence olay bu. ya da ben negatlıktan öleceğim. e bana negat diyor. negatifi kısaltmış. ben de ona eksi sonsuzum ben dedim. eksi sonsuzdan artı sonsuza doğru giden otobüsümüzde karşımıza inekler çıkabilir esteban. evet saçmaladığımın farkındayım ve bu hoşuma gidiyor esteban.

neyse esteban, ben yatıyorum, seni de öpüyorum. evet farkındayım esteban, yazının sonu böyle kaldı havada. olsun. he bir de esteban bana öyle bakıp durma, gerçekten sinirleniyorum. hem sen ne diye izliyorsun beni? yapacak işin yok mu senin? ne bileyim git ütü filan yap. dolanma ayağımın altında. he bir de dur dur iki dakka, öyle izlemekle olmuyor esteban, bunu da bil yani.

tamam şimdi çekilebilirsin esteban. sana rıfkı mı desem acaba? rıfkı fena olmadı sanki he? neyse esteban, öyle sağdan sağdan bakma bana. ve de evet esteban, bütün o yazılar bana yazıldı. şimdi rahatladın mı?

şimdi çekilebilirsin esteban. tıpış!

he bir de esteban, git bana çay demle! sütlü olsun! sevdiğim gibi olmazsa soracağım! 

Hiç yorum yok: