16 Eylül 2010 Perşembe

cacık

sözüm meclisten dışarı blog ama bugünlerde kendimi cacık gibi hissediyorum. cacık değil de sen anladın onu. hıyar gibi değil gibi, ne bileyim bi tuhaf. doktor reno'nun salatalık sütü, satalık kremi gibi.

yani ben de bir anlam veremedim kendime. bakıyorum mesela aynada, hep beğenirim kendimi ulan derim fena değilim aslında ama yok bu aralar bir meynetsiz geliyorum kendime.

böle bir mallık, alıklık, bi kendini bilmezlik, vurdum duymazlık, bir bana dokunmayan yılan bin yaşasıncılık, bir üşengeçlik, tembellik var üzerimde, üzerinize afiyet. e hal böyle olunca ben de bu ne yau diyorum tabi.

bir saldım çayıra oh mevlam sen kayır, aman bana bişi olmasın, aman üşendim filan. bak günlerdir bi nane yazmamışım, olmuş mu olmamış?

hayır düşünüyorum aslında yazayım ben bu akşam oturup bloga diyorum ama yok ki bi nane, bi atraksiyon. her şey süt liman. diyorum ya bana dokunmayan yılan bin yaşasın bana ne arkadaşım ben mi yaptım modu! ayıp ama çok ayıp! kendimi şuracıkta ayıpladım. hani düşünüyorum hiç mi yok bi atraksiyon yani var aslında ama öle vuhaa bombaymış olayı değil.

mesela ne var, wilson'la konuşmuyorum bu var. sonra bi kaç iş peşindeyim bu var. sonra sonrası yok. valla yok. öyle yani, rahat, oh filan. insanlar bana küsüyor bu var mesela. bak bu bi atraksiyon olabilir. sonra hortlaklar var mesela. her daim hortlaklar. anladın sen onu.

senin anlayacağın blog böyle bir yayık ayranı bir yoğurt çorbası bir cacık gibiyim bu aralar.

tuhaf, hayrolsun diyelim. fatmagül'e de kıydılar zaten!

ama 2011 benim yılım be! o da ayrı!

3 yorum:

Kunegond dedi ki...

Özlemişim seni dinlemeyi. Okuyunca Cafe Nero'da oturuyormuşuz gibi hissettim.

Kunegond dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
edie finnerty dedi ki...

kunecim, ben de özledim seni. gelemedim cevizli biber'e de :(