28 Mayıs 2010 Cuma

gezelim görelim

bundan bir altı sene önce evden ayrıldığım ve arkadaşlarımla olduğum zamanlarda evi ve aileyi pek özlemez biriydim. sonra ne oldu bilmiyorum, evinden ve ailesinden özellikle de annesinden ve ablasından ayrılamayan manyak biri oldum. işte olduğum zamanlarda bile günde mutlaka iki kere seslerini duymadan yapamayan biri oldum.

ben öyle evinden, yurdundan, anasından, babasından, kardeşinden kolay kolay kopamayan, gittiği yerde pek kalamayan, mutlaka evine dönmek isteyen tiplerdenim. bu senenin başından beri babamın gel, konya'ya gel, gel gezelim ısrarına pek dayanamadım ve geçtiğimiz pazartesi akşamı sabiha gökçen'den ver elini konya dedim.

şikayet etmiyorum iyi ki geldim aslında ama evimi, yatağımı ve evdekileri o kadar özledim ki. geceleri yatarken evime döneyim, şu ışınlanmayı ne zaman halledecek arkadaşlar diye söylenmeye başladım.

konya ile başlayan baba- kız road tripimiz çumra, sille, tuz gölü, göreme, ürgüp, avanos, kayseri, sivas, yıldızeli, tokat ile devam ediyor. şu an tokat'tayız. burası küçük avuç içi kadar bir yer. dağın arasına gizlenmiş yeşil şirin bir yer. birkaç saat içinde buradan ayrılıp niksar, erbaa, amasya, tosya ile devam edip istanbul'a varacağız.

5 gündür çeşitli yerlere gittim, mükemmel manzaralar, doğa harikaları gördüm ama ille de vatanım diyorum. istanbul'dan ne kadar şikayet etsem de onsuz yapamıyorum. tuhafım çok tuhaf hem de.


2 yorum:

zero dedi ki...

canım ediem, nasıl iyi anlıyorum seni bir bilsen. ama ömrümde ilk defa farklı biir yerden çalıyor saatler benim için. ilk kez gitmeye bu kadar yakınım sanki. bir yanım heyecan, bir yanım deli bir korkuyla kaplı. özledim seni, sevgiler

edie finnerty dedi ki...

zerom, yarın buluşunca anlatırım yerlerin güzelliklerini sana. ama çok özlemişim evimi, duvarlara sarıldım o derece :D