Daha çok var aslında Ruz-i Hızır'a ama olsun. Ha şimdi diyeceksiniz ki nedir bu Ruz-i Hızır? Hemen anlatayım, efenim Ruz-i Hızır, Hızır Günü yani Hıdırellez demek. 5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan gecede İlyas ve Hızır buluşup doğaya can verirler. Bu aralar bu konuya taktım, aklımda bununla ilgili güzel bir hikaye var, araştırıp duruyorum, kelimeler çıkmak için içimden taklalar atıyorum vakit bulamıyorum.
Eski bir gelenek Hıdırellez. Taa eskilerden kalma bir gelenek. Ateşlerin yakılıp üzerinden atlandığı, mayasız yoğurtların çalındığı, gül ağacının altına dallarına dileklerin asılıp, dallarına yüzüklerin konduğu bir gün. Duaların dileklerin günü. Bahçeli bir evde büyüdüğümden dolayı annem ve anneannem ben küçükken bahçedeki gül ağacının dibine taşlarla ev araba yaparlardı. Önceden kesilmiş iki soğana biri beyaz biri siyah iki ip bağlanır beklenirdi, sabah olunca dilekler alınır denize atılırdı, kapılar pencereler açılır, hızır içeri girsin denilirdi.
Anneannem gideli 3 sene olucak neredeyse ondan kalan adetleri ben yerine getiriyorum artık. Belki çok var Hıdırellez'e ama olsun, düşündükçe baharın gelecek olmasını ve baharla beraber gelecek olanı mutlu oluyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder