18 Haziran 2011 Cumartesi

halim nanay

lan blog, sana uzun zamandır lan blog demeyeli ne kadar olmuş be. özlemişim. nasılsın edie diye sorarsan blog, cevap net, boktan. çok sikimsonik günler yaşıyorum. bol küfür ediyorum, ağzıma sürülen acı biber sayısını hatırlamıyorum, şaka lan şaka ne acı biberi. nabayım, küfür etmek gerek, edeceksin ki çıksın içindeki mahlukat, yoksa gaz gaz gaz, nereye kadar.

neyse lan blog, halim boktan, gerçi benim halim her zaman boktan. doğuştan yani, depresyon hırkasıyla doğmuşum. aman bea buna da şükür, zaten ona da şükür buna da şükür diye diye hakan şükür meclise girdi mınasko. bildiğin topçu hakan şükür lan, torino'lu hakan diye manşetlere çıkmıştım yıllar yıllar önce, teyy hiç unutmam.

abi gene nerden nereye atladım, insan değilim yemin ederim. neyse ne diyordum heh, ananem kalçasını kırdı be blog, ameliyat filan, zor işler, bi sürü olaylar olaylar olaylar, abuk sabuk şeyler. nahoşum, halet-i ruhiyem fena halde tırtladı. durup durup dalan tipler gibi oldum, böyle bir efkar basıyor, sonra bir şeylere kendi çapımda sinirlenip şişiyorum, ardından nam nam nam nam nam nam yemek! kabus! ferdinin kabusu!

sütten yoğurttan ıyk yapan ben, bardak bardak süt içer oldum, korkuyorum ya kasemi kırarsam bende ilerde diye.

o değil de lan şaka, geyik bi yana, hayat zor lan! bize zor, ona buna zor ama en çok victoria beckham'a zor. 8 bin çift ayakkabısı varmış, özel bilgisayarlı dolap filan yaptırmış, gerçekten çok zor işi. lan ne kafası bu arkadaşım? 8 bin çift ayakkabı! victoria senin yüzünden afrika'da çocuklar ölüyor lan! bi çifti sat da parasıyla fakir fukara doyur allahsız! kızıyorum abi, kadın resmen hayatı sorgulama nedenim! ilerde iyi niyet elçisi olmak gibi bi hayali filan varsa bence unutsun onu, nah olur o 8 bin çift ayakkabıyla. derler adama hanfendi ayakkabılarınızdan birini sataydınız da şu gariplere bi yemek bi lapa yedireydiniz diye.

sırtımda hırkamla yaza kadar ben giderim annemle pazara kadar, victoria'da 8 bin çift ayakkabıyı giyer giyer çıkarır artık!

zaten bilgisayarım da bozuk, kapanıp duruyor şerefsiz. bin defa dedim pili bitti bunun, yok abla şarzı bozuk, şarz değil şarj gerzek diyecektim ters ters baktım.

neyse ya, ben en iyisi eriğe dalayım.

he bi de lan blog, behzat'ı seyredin, bi de leyla ile mecnun'u.

he ayrıca, behzat'a laf edene laflarım hazır! mazaretim de hazır asabiyim ben!

işte o kadar!

9 Haziran 2011 Perşembe

every teardrop is a waterfall

maybe i'm in the black, maybe i'm on my knees
maybe i'm in the gap between the two trapezes
but my heart is beating and my pulses start
cathedrals in my heart

6 Haziran 2011 Pazartesi

serdar ortaç'la yoran hayat

hayatımda ne istediğimi bulduğum anda, önüme kocaman taşlar düştü. bu hayat bana mı bayat, niye la diye ağlamaya başladım. bildiğin gibi boktan bir hafta yaşadım bilog, şımarıklık filan değil, gayet kötü, hastane ev, orada acılar içinde yatan bir kadın, kriz anında panik atak yaşayan ben, ağlayan anne. şaşırmış durumdayım anlayacağım. bak daydım geçmiş zamanın hikayesi cartı curtu demiyorum çünkü olay halen devam etmekte.

çok uzun zaman sonra hayatımda ne istediğimi buldum. bir hayalim var. istediğini evrene söyle kapılar açılsın diye düşününler o evren bana önce gösterdi sonra da vermedi. annem ellet ama verme dedi diyen kızlar gibi yaptı aynen. kapıları açar gibi yaptı, sonra da önüme kocaman bir taş.

ama yılmıyorum, bu yazım da yılmadığıma dair bir kanıt olsun diye. hayat bana istediğin kadar bayat olabilirsin, istediğin kadar çetrefilli, kocaman taşlar çıkartabilirsin, ışıksız bırakabilirsin, yorabilir, anamı ağlatabilirsin, yaparsın bilirim. ama sen de şunu bil, yılmıyorum. inadım inat kıçım 42 kanat diyerek, hayalimin peşinden gideceğim.

seni kınıyorum ve sana laflar hazırladım sevgili hayat bilesin, el mi yaman ben mi diyerek kendimi bana verilen yetkiye dayanarak kraliçe ilan ediyorum.

bak athena ne diyor: "hayat bu kadar mı? bence değil bir kaç sözüm var"

bence de değil!

5 Haziran 2011 Pazar

29

dün benim doğum günümdü.

29 oldum.

30 -1! ne kadar da şahane, ne kadar da manidar!

çok zordu bu hafta, çok evhamlı, çok küfürlü, çok agresif.

ona kızdım, buna küstüm, surat astım, üzüldüm.

bol bol ağladım, korktum.

şımarıklığa tahammül edemedim, saçma dertleri olanları hastane koridorunda bir 10 dakika oturtmak istedim.

bir kırık femur, bir damla göz yaşı, bir ah beni korkuttu.

insanın yaşlanması ne kötü.

keşke dondurulsak!

dondurulmuş gıdalar gibi olsak!

bir sürü mesaj geldi ama, herkes kutladı.

didimden bile sevgi mesajı aldım, didim çok güzel, rakı şiş kebap çok güzel, yine gelecek ben!

ne bilim lan bilog, tuhaf!

bir de şu istekler olsa!