16 Şubat 2011 Çarşamba

yazı işte

Bazen bazı insanları özlüyorum blog. Bazı günleri, bazı ayları, bazı saatleri, bazı sözleri. Sonra bu özlemenin ne kadar gereksiz ve salak olduğunu düşünüp kendime bunun için kızıyorum. Aklıma çay bardakları geliyor. Kırılgan sudan korkan çay bardakları.

Geçen gün bir kağıt buldum cüzdanımın kullanılmayan bir gözünde. Katlanmış bin yerinden. Açtım baktım bu ne dedim, bir telefon numarası çıktı. Bir numara insanı bu kadar uzağa götürebilir mi lan blog! Götürüyor işte mınasko! O güne gittim, sonra ışınlandım geri geldim!

Bazen bazı insanlara neden şans vermedim diye kendime kızıyorum blog. Aceba farklı olabilir miydi diye düşünmekten kendimi alamıyorum, sonra da kendime saçmalama diyorum.

Bir kitap okuyayım, bir film izleyeyim hayatım değişsin istiyorum blog. Neo'ya verilen mavi hapı ben içeyim, üstüne kaymaklı ekmek kadayıfı yiyeyim istiyorum. Beyaz tavşanı ben kovalayım istiyorum bir de. Beyaz tavşan beyaz tavşan can can can diye şarkı söylemek istiyorum bir de.

Kafan çok güzel blog, yeni mi aldın? Benim ki sıfır, 2011 model!

2 yorum:

T.B dedi ki...

aslında bende bazen bazı günleri, bazı evleri ve bazı günleri çok özlüyorum. Sürekli gözümün önüne geliyor, mıknatıs gibi beni geri çekiyolar. Sonra bir nefes alıyorum, şimdiki zamana dönüyorum :)

edie finnerty dedi ki...

bazı günleri, bazı ayları ve bazı yüzleri özlediğimi fark ediyorum ki aslında özlememem gerek. ne bilim be t.b tuhaf, tuhaf da değil aslında kullanılması gereken kelime burada.