17 Temmuz 2009 Cuma
Zach, canım seviyorum seni evet!
Trompet, akerdeon, mandolin, piyano, çello, bozuk bir mikrofon ve dev sesli, dev yürekli küçücük bir adam. İşte Beirut'u anlatan kelimeler bunlar. 2007 senesinde tanıştım onlarla, iş yerindeki arkadaşım mp3 listesinden bir grup çalıp duruyordu. Sabahtan akşama kadar aynı parçaları tekrar tekrar dinliyorduk. Öyle güzeldi ki, müziği tarifi mümkün değil. Dayanamayıp sormuştum "kimdir bu arkadaşlar" diye. Cevap kısa ve özdü "Beirut".
Zach Condon adında müthiş biri tarafından kurulmuş Beirut. Dedesi caz müzisyeni olan Zach Condon liseyi yarıda bırakıp, Doğu Avrupa'ya gitmiş. Burada Balkan ve Çingene müziğinden etkilenmiş. Ülkesine döndükten sonra da ardı ardına Gulag Orkestar, Lon Gisland ve Flying Clup Cup'ı çıkartmış- arka arkaya dediğime bakmayın, 2007 ve 2008'de bunlar-
Yıllar sonra gözleri açılmış bir kör kadar mutlu olduğum şu günlerde Beirut ve Zach beni daha da mutlu ediyor ve Zach'la evlenmek istiyorum!
Çok ciddiyim! Ben bu adama 5 çocuk yaparım!
Seviyorum seni Zach evet canım!
10 Temmuz 2009 Cuma
gözleri açılmış bir kör kadar mutluyum!
evet blog yıllar sonra gözleri açılmış bir kör kadar mutluyum!
hemen ne oldu edie hayırdır diye soranlara hayır tertip geri dönmedi, hayır işimi değiştirmedim, hayır tatile çıkmadım, hayır yeni sevgili de yapmadım ve hayır yarışmayı da kazanmadım ama mutluyum hem de- kem gözlere şiş, aman nazar değmesin, dilimi ısırdım popomu kaşıdım.
denize beyaz donla giren bir çocuğun neşesi var içimde bu günlerde.
biliyorum ve de eminim çok güzel şeyler olacak!
hemen ne oldu edie hayırdır diye soranlara hayır tertip geri dönmedi, hayır işimi değiştirmedim, hayır tatile çıkmadım, hayır yeni sevgili de yapmadım ve hayır yarışmayı da kazanmadım ama mutluyum hem de- kem gözlere şiş, aman nazar değmesin, dilimi ısırdım popomu kaşıdım.
denize beyaz donla giren bir çocuğun neşesi var içimde bu günlerde.
biliyorum ve de eminim çok güzel şeyler olacak!
kar leoparı, terliksi hayvan, tembel hayvan ve bal porsuğu için soyunurum!
Çok sevdiğim masa arkadaşım zerocum- link vermeyi beceremiyorum, bir dilim sohbet olur kendisi, canım ciğerim- öğlen yemeğinden sonra bir haber okudu bana. İngiltere'de- attım İngiltere olmayabilir, Rusya bile olabilir hatta, aman bir yerde işte- bir manken nesli tükenmekte olan koalalar için soyunmuş. Şimdi bu haberi benim gibi geyik ötesi birine okuyunca ne olur, geyiğin sonu gelmez tabii. Haberi okuduktan sonra düşündüm neler için soyunabilirim diye;
-Tembel hayvanlar
-Terliksi hayvanlar
-Kar leoparı
-Bal porsuğu
Peki neden bu hayvanlar için soyunurum, nedir bu hayvanların güzellikleri hemen anlatalım hemmen:
Tembel hayvanı daha önceden tanıyorsunuz zaten, günün çoğunluğunu uyuyarak geçiren bu hayvana saygım ve sevgim sonsuz.
Terliksi hayvanlar da bölünerek çoğalıyor, o daha ayrı güzel. Beslemesi kolay, çoğalması kolay.
Kar leoparı boğazındaki bir kemikten dolayı kükreyemiyor. Kedi familyasının en şahane, en muazzam hayvanı bence. Karda yaşıyor ve de.
Bal porsuğu ve bal porsuğu dünyanın en racon kesen hayvanı, hayvanlar aleminin en manyağı. Ne Tazmanya canavarı, ne kaplan, ne aslan, ne kobra ne de bilumum zehirli böcek vız gelip tırıs gidiyor bal porsuğuna. Hastayım, tipe aldanmayın dişlerini bi görseniz anlarsınız.
-Tembel hayvanlar
-Terliksi hayvanlar
-Kar leoparı
-Bal porsuğu
Peki neden bu hayvanlar için soyunurum, nedir bu hayvanların güzellikleri hemen anlatalım hemmen:
Tembel hayvanı daha önceden tanıyorsunuz zaten, günün çoğunluğunu uyuyarak geçiren bu hayvana saygım ve sevgim sonsuz.
Terliksi hayvanlar da bölünerek çoğalıyor, o daha ayrı güzel. Beslemesi kolay, çoğalması kolay.
Kar leoparı boğazındaki bir kemikten dolayı kükreyemiyor. Kedi familyasının en şahane, en muazzam hayvanı bence. Karda yaşıyor ve de.
Bal porsuğu ve bal porsuğu dünyanın en racon kesen hayvanı, hayvanlar aleminin en manyağı. Ne Tazmanya canavarı, ne kaplan, ne aslan, ne kobra ne de bilumum zehirli böcek vız gelip tırıs gidiyor bal porsuğuna. Hastayım, tipe aldanmayın dişlerini bi görseniz anlarsınız.
1 Temmuz 2009 Çarşamba
Ne Sihirdir Ne Keramet Secret'ta Marifet!
2007 yılının Nisan ayında büyük kitapçılardan önünden geçerken rastgelmiştim ona. Vitrinde öyle üst üste dizilmiş duruyordu, geçtim gittim umursamadım. Ertesi gün o zamanki iş arkadaşımın elindeydi. Öğlen yemeğinde okumalısın bence oldukça değişik demişti, gülüp geçmiştim. Birkaç gün sonra bindiğim dolmuşta yanına oturduğum kadının elinde de görünce yok artık yahu dedim, neler oleyor yareppi! Yanımda oturan kadın İstanbul trafiğinde yanından geçen araçlara küfrü basan şoföre "ay lütfen sakin olun, pozitif olalım, negatif enerjinizi bize de yansıtıyorsunuz sinirinizle" diyince, eyeh eytere bea diyip dolmuştan inip ilk kitapçıya girdim ve ben de aldım onu. Bahsettiğim kitap Secret yani çekim yasası. Üzerinde kocaman bir mühür var, sanki çok önemli bir sırrı ele geçirmişiz de ilk vakif olan sizmişsiniz havası verilmek istenmiş. Neyse mührü açtım, kalbim pırpır heyecan dorukta, kolay mı insanlığın sırrına vakif olacağım! Kitabı okudukça ne anlatmak istediğini anladım, ananemin her zaman dediği şeyi anlatıyordu "iyi şey de iyi şey olsun evladım" olayını yani.
Pozitif düşünmenin önemini ve inceliklerini anlatan kitap bize her daim olumlu olmamızı, olumsuz düşüncelerin dönüp dolaşıp bizi bulduğunu sonra da popomuzdan vurduğunu bunun olmaması için de düşüncemizi değiştirmemiz gerektiğini, eğer olumlu düşünürsek enerjimizi yükseltebileceğimizi ve çok istediğimiz bir şeyi hatta çok şeyi elde edebileceğimizi söylüyor. Aslına bakarsanız biraz doğru, yani negatifin negatifi getirdiği, pozitif başlamanın her zaman daha iyi sonuçlar verdiği, bir şeyi çok isteyince ama gerçekten çok isteyince olduğu doğru. Mesela ben E. ile birlikte olmak için kendimi yırtıyordum, çoook istiyordum ama gerçekten çok istiyordum, sonra bir işim olmasını istiyordum, ne oldu peki oldu, ikisi de oldu heh sonuçlara bakarsak iş o kadar ahım şahım değil ama iş sonuçta, girdim mi girdim, peki ya e. oldu mu oldu, adam bana sabahın köründe telefon açıp aşkımdan ölüyorum edie demedi mi dedi gerçi sonra yalançının önde gideni olduğunu öğrendik ama duyduk mu ağzından duyduk- bu duyduk mu gördük mü oldu mu olayını da pek sevdim, tv programlarında yaparlar ya böyle hazır mıyızz hazırızz gibi oldu he :P- neyse istediğim şeyler oldu yani, uzun lafın kısası bu. ben kitabı okuduktan sonra pek sallamamıştım ama e. ile tanışmam- çok abuk bi tanışma onu başka zaman anlatırım, bir ara hatırlatın ama- işe girmem, öykümün yayınlanacak olması filan benim isteğimle oldu.
geçen b ile konuşuyoruz- b benim komik bir arkadaşım, fal manyağıdır kendisi, 7/24 fal baktırabilir, o da öyle biri seviyorum napiim- bana demez mi senin bu halet-i ruhiyenin tırtlama nedeni de sensin aslında diye. Hani be ordan dedim, ben mi yarattımm kaderin böylesini ben mi yarattım diye şarkıya girdim hemen, hayır dedi geyiği bırak dostum, sen yarattın çünkü hatırlarsan tertipten ayrılmak isteyen ama bunu yapamayan sendin, bunu çok istiyordun sonuçta o seni bıraktı, sonra tertibin kesin sevgili var kesin var ya diye söylenip duruyordun aha öğrendin işte varmış biri dedi- evet sevgili blog okurlarım tertip öküzünün sanatsal öküzümüzün hayatında biri varmış, allam nası sevdim ben bir öküzü ya, hayvanları koruma derneğine mi yazılsam acaba, daha hayırlı olur- yani edie dedi sen çağırdın bütün bunları. önce hadi canım dedi, yok öle bişey ama sonra durdum sustum düşündüm vallahi de doğru ben öyle söylenip öyle olumsuz öyle emin konuştum ki oldu yani. Ben bunları düşünürken çantasından bir kitap çıkardı, bu sefer başka bir yazarın çekim yasası kitabı. Verdi elime okuyacaksın bunu dedi.
Evet sevgili blogum b'nin elime tutuşturduğu kitabı okumaya başladım, napabilirim elime kullanım kılavuzu verseniz onu bile okuyorum, çok sıkıcı bunaltıcı olmadığı müddetçe de hayatta bitirmeden bırakmam. Bir yandan Salinger okuyorum diğer yandan Çekim Yasası. Sonra da oturup halime gülüyorum. Ama işin salak tarafı bu b.'nin verdiği kitap Secret'tan iyi.
Şimdi okudukça düşünmeye başladım gene, madem bazı şeyleri ben çekiyorum hayatıma, bu sefer çok şahane bir şey istiyorum.
Ahanda aşağıda boynu bükük adamı istiyorum. Evren bana bu adamın aynısı bul! Emir!
Pozitif düşünmenin önemini ve inceliklerini anlatan kitap bize her daim olumlu olmamızı, olumsuz düşüncelerin dönüp dolaşıp bizi bulduğunu sonra da popomuzdan vurduğunu bunun olmaması için de düşüncemizi değiştirmemiz gerektiğini, eğer olumlu düşünürsek enerjimizi yükseltebileceğimizi ve çok istediğimiz bir şeyi hatta çok şeyi elde edebileceğimizi söylüyor. Aslına bakarsanız biraz doğru, yani negatifin negatifi getirdiği, pozitif başlamanın her zaman daha iyi sonuçlar verdiği, bir şeyi çok isteyince ama gerçekten çok isteyince olduğu doğru. Mesela ben E. ile birlikte olmak için kendimi yırtıyordum, çoook istiyordum ama gerçekten çok istiyordum, sonra bir işim olmasını istiyordum, ne oldu peki oldu, ikisi de oldu heh sonuçlara bakarsak iş o kadar ahım şahım değil ama iş sonuçta, girdim mi girdim, peki ya e. oldu mu oldu, adam bana sabahın köründe telefon açıp aşkımdan ölüyorum edie demedi mi dedi gerçi sonra yalançının önde gideni olduğunu öğrendik ama duyduk mu ağzından duyduk- bu duyduk mu gördük mü oldu mu olayını da pek sevdim, tv programlarında yaparlar ya böyle hazır mıyızz hazırızz gibi oldu he :P- neyse istediğim şeyler oldu yani, uzun lafın kısası bu. ben kitabı okuduktan sonra pek sallamamıştım ama e. ile tanışmam- çok abuk bi tanışma onu başka zaman anlatırım, bir ara hatırlatın ama- işe girmem, öykümün yayınlanacak olması filan benim isteğimle oldu.
geçen b ile konuşuyoruz- b benim komik bir arkadaşım, fal manyağıdır kendisi, 7/24 fal baktırabilir, o da öyle biri seviyorum napiim- bana demez mi senin bu halet-i ruhiyenin tırtlama nedeni de sensin aslında diye. Hani be ordan dedim, ben mi yarattımm kaderin böylesini ben mi yarattım diye şarkıya girdim hemen, hayır dedi geyiği bırak dostum, sen yarattın çünkü hatırlarsan tertipten ayrılmak isteyen ama bunu yapamayan sendin, bunu çok istiyordun sonuçta o seni bıraktı, sonra tertibin kesin sevgili var kesin var ya diye söylenip duruyordun aha öğrendin işte varmış biri dedi- evet sevgili blog okurlarım tertip öküzünün sanatsal öküzümüzün hayatında biri varmış, allam nası sevdim ben bir öküzü ya, hayvanları koruma derneğine mi yazılsam acaba, daha hayırlı olur- yani edie dedi sen çağırdın bütün bunları. önce hadi canım dedi, yok öle bişey ama sonra durdum sustum düşündüm vallahi de doğru ben öyle söylenip öyle olumsuz öyle emin konuştum ki oldu yani. Ben bunları düşünürken çantasından bir kitap çıkardı, bu sefer başka bir yazarın çekim yasası kitabı. Verdi elime okuyacaksın bunu dedi.
Evet sevgili blogum b'nin elime tutuşturduğu kitabı okumaya başladım, napabilirim elime kullanım kılavuzu verseniz onu bile okuyorum, çok sıkıcı bunaltıcı olmadığı müddetçe de hayatta bitirmeden bırakmam. Bir yandan Salinger okuyorum diğer yandan Çekim Yasası. Sonra da oturup halime gülüyorum. Ama işin salak tarafı bu b.'nin verdiği kitap Secret'tan iyi.
Şimdi okudukça düşünmeye başladım gene, madem bazı şeyleri ben çekiyorum hayatıma, bu sefer çok şahane bir şey istiyorum.
Ahanda aşağıda boynu bükük adamı istiyorum. Evren bana bu adamın aynısı bul! Emir!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)