12 Ekim 2008 Pazar

mutsuzluk

sanat eserleri karşısında baygınlık geçiren stendhal, mutsuzluk gündelik bir şeydir demiş. geçenlerde bir yerde rastladım bu cümleye. hani bazen, bazı şeyler tokat gibi patlar ya yüzünüze, bu cümlede benim yüzümde patladı böyle.

mutsuzluk gündelik bir şeydir. yani bugün mutsuz olabilirsiniz ama yarın bu haliniz değişebilir. bu cümleyi okuduktan sonra, olduğum yerde durdum ve kendime baktım şu soruyu sorarak: NE YAPIYORUM BEN?

evet ne yapıyordum ben? ya da ne yapmıyordum ben? bir şey yapmıyordum, yapıyorum diyordum ama yapmıyordum. sonra da şunu dedim kendime oldukça yüksek bir sesle: SAÇMALAMAYI BIRAK, SİLKELEN VE KENDİNE GEL. YETENEĞİNİ DAHA FAZLA GÖZARDI EDEMEZSİN. evet aynen bunları söyledim kendime yanımdan yaşlı teyzeler, emekli amcalar geçerken. onlar beni deli sandı. varsın sansınlar. daha fazla mutsuzluğa gerek yok.

bugün yaptığım iş görüşmesi sırasında blog yazıp yazmadığım soruldu, yazıyorum dedim, yazıyorum ama nasıl okuyacaksınız ki. birden bire tırstım aslında. yani tüm burada yazanlardan dolayı tam işi alacakken kaybedebilir miyim acaba? bunu merak ettim.

her neyse gene fark etmeden konudan konuya atlamışım. evet bunu çok fazla yapıyorum. konudan konuya atlamayı yani.

sanırım birazdan blogumun adresini vereceğim.

Hiç yorum yok: